1970 LERDE EREĞLİ’DE MÜZİK
1960-1980 yılları arasıbüyük ilçe konumundaki Konya Ereğli yaşam kalitesi vegeniş yaşam imkanlarıyla, pek çok vilayete nasip olmayacak özellikleri bünyesinde barındırmış Nev-i Şahsına münhasırbir kent hüviyetinde idi. Bu kentte ekonomikyapı,sosyal yapı,kültürel yaşam ve kentin imar, bayındırlık yönü oldukça ileri düzeylere gelmişti. Tekstil Sanayi kenti hüviyetindeki şehirde,ülke geneli ses getirebilen her türlü kültürel etkinlikler ve aktiviteler yapılmaktaydı. Şehirden, ülke geneli isim yapmış siyasetçi,sanatçı,bilim adamı ve bürokratlar yanında çok sayıda sanatcıdayetişmistir..Ereğlikenti, en yaşanabilir şehirler sıralamasında üst sıralarda ve tercih edilen bir kent durumundaydı.Farklı gelişmelerin ve kültürel iklimin etkisininolduğuo dönemde, pek çok rastlantısal olmayan basarılar ardı ardına gelmeye başladı. Spor,eğitim,kültürel çalışmaların yanında müzik çalışmalarıda hızlaivme aldı.
1960-1980’li yıllariçerisinde Ereğli kültürünün önemli bir parçası sayılan müzik kültürünün ve müzik çalışmalarındaki basarılarda şehirdeki ortaokul ve liselerdeki nitelikli müzik öğretmenlerinin etkisi fazladır. Şehirdeki klasik müzik, batı, pop müzik yönüyle,Ereğlili yerel sanatcılardan dönemin Mogollar grubunun ve pek çok sanatçı ile birlikte Cem Karaca’nın da etkilendiğini ve şehirden Mustafa Seyran ve Suna Kan gibi iki önemli isimin çıktığını söyleyebiliriz .
Türk musikisi içerisinde Türk sanat müziği ve Mustafa Seyran ismi sizin için ne ifade ediyor, Türk Sanat Musikisi ile yakından ilgili değilseniz ya da Ereğli’den hemşerimiz olduğunu anımsamıyorsanız, yaşınız 45 in altındadır bu sebeple bilmiyor olabilirsiniz veya musiki ile pek bir ilginiz,alakanız yoktur bu durumda olan pek çok genç hemserimizde doğal olarak anımsamaz.
Peki ya "Elbet Bir Gün Buluşacağız" ya da "Bak Yeşil Yeşil" dersem. Bu muhteşem ve gönüllerimizde nakış olmuş şarkıların büyük bestecisi dersem. Belki daha fazla bir şey ifade edebilir. Özellikle popla hoplaşmamış kuşaklarımız için.
Bizim kültür hayatımızın en önemli özelliklerinden birisi bana göre, hangi türde olursa olsun eserlerin, sahiplerinin önünde yer almasıdır. Hatta şarkılar söz konusu olduğunda bırakın eserlerin ön plana geçmesini, icrakârlar yani solistler daha bir dominant kalırlar. Tabi ki icra da çok önemlidir ama eseri eser yapan maya, söz ve beste sahipleri tarafından atılmıştır hep. Kelimelerle notalar, tutkuyla sarılmazlarsa birbirlerine, aşk anlatıcılarının mahareti bir yere kadar belirleyici olur. Kötü girdiden, iyi sonuç çıkmaz.
Batı medeniyetinde, eserlerden çok genelde eser sahipleri isim yapmışlardır. Çaykovski, Verdi, Mahler, Dali, Picasso, Vinci, Bach, Tolstoy, Dostoyevski, Mikelanjelo ve pek çok büyük sanatçı eserlerinden daha çok meşhur olmuş ve günümüze kadar gelmişlerdir. Peki, dünya üzerinde en geniş coğrafî alanda en uzun süreç diliminde ve pek çok farklı toplumca en çok kişi tarafından bilinen ve okunan beste kimin bestesidir hiç fikriniz var mı?
Itri Dede'nin ki büyük bir Türk bestecisi ve sufisidir hepimizin ve özellikle Müslüman dünyası olmak üzere tüm dünya insanlığının kulaklarına ve gönüllerine pelesenk olan "Tekbir"i, yeryüzünün, tüm zamanlardaki en popüler müzikal çalışmasıdır. Ve öyle büyük bir müzikalitesi vardır ki geçen asırlar, değerinden hiçbir şey kaybettirmemiştir. Şimdi söyleyiniz lütfen bana, bu gerçeği kaç Türk evladı bilir ve bununla gurur duyar?
Sanatçımız, Mustafa Seyran’ın "Bak Yeşil Yeşil"i ise diğerine göre biraz daha fazla sevilir ve çalınır söylenir. Müthiş bir rast şarkıdır bu. Rast makamı, bilenler bilir arızasız bir makam olması hasebiyle batı müziği formuna en yakın makam olarak kabul edilir. Hacı Arif Bey'in, Viyana'da katıldığı bir klasik batı müziği konseri sırasında, bir Avrupalı'nın; "Sizin bu tip senfonik çalışmalarınız yok mu?" şeklindeki alaycı sorusuna muhatap kalması sonucu hemen oracıkta bestelediği ve orkestraya rötuşsuz icra ettirdiği salondakilerin şaşkınlıklarından küçük dillerini yutmalarına ramak kaldığı şarkı olan "Yine Bir Gülnihal" adlı eseri de Rast makamındadır.
Mustafa Seyran’la ilgili meşhur rivayetlerden birisi ünlü sanatçı Emel Sayın'la aşk yaşadığı yönündedir bu aşk karşılıksız kalır ya da mutlu sonla bitmez ve şarkı da Emel Sayın için bu sebep ile yapılmıştır. Sayın da birçok defalar bu muhteşem eseri söylemiş, icra etmiş filmini de çekmiştir diğer bir kayda değer rivayet ise “Bak Yeşil Yeşil" isimli eser. O bestesi de tıpkı "Elbet Bir Gün Buluşacağız" gibi kendisini terk edip İstanbul'a ailesinin yanına yerleşen eşine ithaftır. Zira Mustafa Seyran eşiyle barışabilmek adına kuzenini de yanına alarak İstanbul'a kadar gitmiş dönüş yolculuğunda kuzenini Ankara'da bıraktıktan sonra Konya Ereğli yolunda trafik kazası geçirmiş ve rahmetli olmuştur.
Diğer bir önemli değerimiz, hemserimiz Suna Kan ilk keman derslerini babası Nuri Kan’dan almaya başladığında beş yaşındaydı. Ayrıca Walter Gerhardt, Gilbert Back, İzzet Nezihi Albayrak ve Lico Almar’la çalıştı. Mozart’ın 5. Keman Konçertosu’nu seslendirdiği ilk konserinde, henüz dokuz yaşındaydı. 1948 yılında İdil Biret ve Suna Kan üstün yetenekli çocuklar yasası ile Paris’e gönderildi. Gabriel Bouillon’un öğrencisi olarak öğrenim gördüğü konservatuarı 1952’de birincilikle bitirdi. Suna Kan, 1954 yılında Cenevre Uluslararası Yarışması’nda birincilik ödülünü aldı.1955 yılında Viotti Uluslararası Yarışması’nda ikincilik, 1956 yılında Munich Uluslararası Yarışması’nda ikincilik ödüllerini kazandı. 1957 yılında katıldığı M. Long - J. Thibaud Uluslararası Yarışması’nda Paris Şehri Ödülü’nü aldı. Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında ve kurucuları arasında bulunduğu Ankara Oda Orkestrası’nda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer aldı.
Geniş bir repertuara sahip bulunan çağdaş keman edebiyatına ve özellikle Türk bestecilerin yapıtlarına programlarında yer vermeyi ilke edinen Suna Kan Türk sanatına katkısı ve üstün hizmetlerine karşılık 1971 yılında Devlet Sanatçısı unvanıyla onurlandırılmıştır. Yurtdışında çok sayıda turneler yaparak hemen bütün kıtalarda sanatını dinleten Kan, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İsviçre, Belçika, Hollanda, İsveç, Norveç, Rusya, Çin, Japonya, Kanada, Amerika ve Güney Amerika ülkelerinde konserler vermiştir. Üst düzey orkestralarla konçertolar yorumlayan sanatçımıza eşlik eden orkestralar şöyle sayılabilir: Londra Senfoni, Los Angeles Filarmoni, Bamberg Senfoni, Moskova Senfoni, Fransa Ulusal Radyo Senfoni. Yönettiği orkestralarla sanatçıya eşlik eden ünlü şefler arasında Istvan Kertesz, Walter Susskind, Zubin Mehta, Hans Rosbaud, Louis Fremaux, Gotthold Lessing, Michel Plasson, "ikili konçerto" yorumladığı ünlü solistler arasında da Yehudi Menuhin, Igor Bezrodni, Pierre Fournier, Andre Navarra, Frederick Riddle bulunuyor.
Mazide şehirde,1965 yılında profesyonel okestra grubu kurulmuş ve (Akordion,Aykut Ermete,GitarTahir Altınbaş,Bateri Seyyid Demir, Trompet Mehmet Emirel)den oluşmakta idi.
Bu grup1968 yılında Türkiye altın gitar yarışmasında 2. Olmuştur. ( Grup, davul; Tamer Altınbaş, gitar; Tahir Altınbaş, bas gitar; Seyyid Demir, ritm gitar; Ferda Yurtcu.)
Günümüz pop müzikte dünün meşhurlarından efsane gangster Necdet Elmas’ın yeğeni Nanide Sultan (TÜRKOĞLU),Erdoğan Tozoğlu , Ertuğrul Ottekin, Fethi Barut, Mürsel Demirci,Turgut Balbay, 80’li yıllarda Türk halk müziği ve saz sanatçısı Arif Sağ ve o dönemin önemli meşhurlarından Feryal Öney çocukluğunu ve gençliğini Ereğli’de geçirmiş sanatçılar idi. Ereğli Lisesi’nde bir lise korosundan beklenmeyecek kalitede, zengin ve nitelikli bir Türk Musikisi koroları kurulmuştu.
Şehirde bazıları bugün rahmetli olmuş meşhur mahalli sanatcılar
BÖREKCİ RIFAT
KEMANCI TAHİR
KIRIK D. SAMİ
BIDILIŞ MEMET
EGOLARIN FİKRET
KÖR ABİDİN
AVARE MEMET
KÖR ATİLA
KEMANCI MAHMUT.
KARA DURMUŞ - Cümbüş
BIDILIŞ MEMET -Darbukacı
ASLAN YÜZER - (TOPAL ASLAN )
TAHİR KILIÇ
Mustafa ÖZYILDIZ-ANKARA
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.