AKGÖL VE KUŞ CENNETİ
Sulak alanlar tanımı, işlev ve değerleri bakımından ülkemiz de pek bilinmemektedir. "Doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinli
Konya Ereğli’mizin sahip olduğu Ereğli Sazlıkları ve Akgöl bu nitelikte tam bir sulak alandır .göl 1995 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile kuş cenneti ve SİT alanı edilmiştir. Saha; 6787 Ha. Büyüklüğündedir. Sulak alan kurumadan önce ülke geneli en geniş ve en sığ alan idi. Akgöl ve çevresi alüvyal bir sahadır. Aktüel Akgöl, çevresindeki alüvyal ovadan bir kaç metrelik seki eşikleri ile ayrılır. Akgöl, bugün geniş açık aynalardan sazlık kamışlık alanlardan, irili ufaklı çok sayıdaki kum ve çamur adalarından oluşmaktadır.
Ormitolojik açıdan son derece zengin olan Ereğli Sazlıklarından şimdiye kadar 200'den fazla kuş türü gözlenmektedir. Bilindiği üzere Kuzeyden Güneye dört önemli kuş göç yolundan ikisi Türkiye üzerinden geçmektedir. Bu yönüyle ülkemiz sulak alanları diğer ülkelerin sulak alanlarından daha önemli bir konumdadır.
Ülkemizde 1 milyon 300 bin hektar sulak alan habitat kurutma, ıslah, sulama,sıtma ile mücadele ve baraj gibi proje uygulamaları ile 1960-2010 yılları arası yeni zirai alanlar oluşturmak adına tahrip edilmiştir. Bugüne kadar yapılan kurutmalar neticesinde elde edilen arazilerden istenilen sonuç alınamamış, tuzlanma ve rüzgar erozyonu gibi nedenlerle toprak hızla verimsizleşmiştir. havzalarda su rejiminin bozulmasının yanı sıra, iklim değişikliklere de neden olmuş, bir çok canlı türünün neslinin tehlikeye düşmesi, hatta neslinin yok olması gibi ileride telafisi mümkün olmayacak şekilde ekolojik denge ve sistemin bozulması sonucunu getirmiştir. Bölgemizde ısrarla iklimine uygun olmayan ve aşırı su tüketen tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi, bu bitkilerin su ihtiyacının karşılanması için sondaj kuyularıyla yer altı sularının aşırı miktarlarda çekilmesi ve gölleri besleyen akarsularda plansız ve çok sayıda baraj ve gölet yapılması bölgede obrukların oluşması ve sulak alanı ile birlikte akgöl’ünkurumanın başlıca sebepleridir.
Akgöl ve civarındaki sulak alanda su seviyesinin düşmesi problemine eklenen su kirliliği kuşların beslenme olanaklarını ciddi olarak kısıtlamaktadır. Ayrıca su seviyesinin azalması, üreme döneminde kuşların yuva yaptıkları adacıklara avcılar ve yırtıcı memelilerin ulaşımına olanak sağladığından üreme döneminde kuşlar için önemli bir risk oluşturmaktadır. Tarımdan dönen sular, Ereğli ilçesinin atıkları, tekstil ve meyve suyu fabrikalarıyla, çok sayıda kombina ve mandıranın atıkları, tahliye kanalları yoluyla arıtılmadan sulak alana verilmektedir. Yine, yerel ve yabancı avcılar tarafından kontrolsüzce avcılık yapılmaktadır. Alanda aşırı otlatma, kontrolsüz saz kesimi gibi baskılar alanın elden gitmesini hızlandırıcı faktörlerdir bütün problemlere rağmen Ereğli sazlıklarında hala 100’ün üzerinde kuş türü barınmaktadır.
Örneğin dünya çapında nesli tehlikede olan Küçük kerkenez alanın önemli kuş alanı statüsünü korumasını sağlayan türlerden biridir .Yine ,
Mahmuzlu kız kuşu,Sarıbaşlı kuyruksallayan,bataklık kırlangıcı,Gülensumru,Uzunbacak,Kız kuşu,Angıt,Macar ördeği,Suna,Döğüşken kuş,Van gölü martısı,Gümüş martı,Erguvani balıkçıl,Gri balıkçıl,Flamingo türleri alanda mevcut türlerdir.Özellikle kış aylarında göller oluşmakta bu sayede alan birçok kış göçmeni kuşa ev sahipliği yapmaktadır.
İç Anadolu’nun en büyük florası yanlış su politikaları nedeniyle geri dönülemez bir noktada. dünyanın en önemli 16’ncı sulak alanı olma özelliği taşıyan Akgöl Sazlığı ve çevresi, son yıllarda oluşan ve hızı saatte 100 kilometreye ulaşan kum fırtınaları ile boğuşur hale gelmiştir, 138 bin nüfuslu Ereğli ilçesini pek çok doğal riskler tehdit eder haldedir. Rüzgar erozyonu yüzünden bitki köklerinin yüzeye çıktığı, 40 yıl önceki Karapınar’ı andıran bölgede ayrıca, mikro klima bozulduğu için elma ve beyaz kirazda meyvede sık sık don ile yazları oluşan aşırı sıcaklar nedeniyle zirai ürün kayıpları görülmeye başladı. İlçe, ekolojik dengenin bozulması nedeniyle tarımsal üretimde ciddi sorunlar yaşamakta.
Alanın kuş varlığının eski haline dönmesi mümkün değilse bile üreme ve kışlama dönemlerinde önemli sayıda kuş türüne ev sahipliği yapabilmesi için bölgenin su rejiminin bölgedeki sulama birliklerince yeniden planlanması,çiftçilerimizin suyun tamamını kullanma yönündeki arzu ve ihtiraslarından vazgeçmeleri ile mümkün olabilir.yeniden düzenlemelerleilgili barajlarda biriktirilen bir miktar suyun Akgöl’ e bırakılması ki buna göl için gerekli can suyu olarak tanımlamaktayız, temini ile iyileşmeler başlayabilir.Tarımda kullanılan salma sulama yönteminin damla veya yağmurlama ile değiştirilmesi, bölgede yasak avcılığın engellenmesi, saz kesiminin düzenli kurallar altında periyodik olarak yapılması sazlık alanın kuruması sonucu oluşan bitkisel torfun yakacak olarak kullanımının,bitki toprağı olarak satılmak üzere bölge dışına çıkarılmasının engellenmesi ve şehirden gelen atık suların sazlıklara verilmeden önce arıtılmasının sağlanması ve erozyonla mücadele yapılması gerekli ve önemli zorunluluklardır.
2011 yılından itibaren,uzun yıllardır faaliyette olan Ereğli Akgöl derneğinin ciddi gayretleri ile birkaç proje yapılmış ve daha sonra ,bakanlığın ilgili birimlerinin kısmi sonuç getirici çalışmaları sonucu Akgöl’ün göl merkezi noktalarına yakın birkaç bölgede gölü besleyen küçük kaynakların belli alanlara yönlendirilmesi ve bent çalışmaları yapılmıştır. Az da olsa göl alanı genişletilerek kısmi iyileşmeler sağlanmıştır ancak nihai çözüm göle düzenli olarak can suyunun verilmesiyle mümkün olacaktır. Bölgede yetişen Kamışların hammadde olarak ihracı yapılmakta olup yıllık üretim 1960 lı yıllarda 1.5 milyon bağ üretim iken günümüzde 200 bin bağ miktarına düşülmesi neticesi ile birlikte ürün miktarı ve gelir kaybı da oluşmuştur. Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde ısı izolasyonu, hasır şapka,ney imalatı,oyuncak ve çeşitli hediyelik eşyaların yapımında kullanılmakta olan sazlık kamışların düşük bedellerle ihracı yerine işlenerek ve çeşitli şekillerde turistik eşya haline getirilerek değerlendirilmesi de gelir artışı ve işsizlik acısından önem arz etmektedir.
Değerlerimiz bir bir elimizden yitip giden tabiat imkanlarımız tarihi kültürel, sosyal, beşeri sermayemizi,düşündükçe analiz ettikçe kayıpların büyüklüğünüde bir şekilde anlamış olacağız.
Akgöl ile ilgili Ereğli halkına düşünürün önemli bir sözünü hatırlatalım.
Einstein;’’ Asıl kötülük yapanlar, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlardır!’’
Hatice Özyıldız
Hukuk Müşaviri
Kastamonu Üniversitesi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.