Eğitim, bir toplumun gelişip ilerlemesinin ön koşuludur. Geleceğimizin şekillenmesi, demokrasinin daha ileri bir seviyeye ulaşması ancak nitelikli, bilimsel ve laik bir eğitim sistemi ile mümkündür. Bu hedefe ulaşmada en büyük görev öğretmenlerimize düşmektedir. Çocuklarımıza hayatı öğreten, onları bilgi ile donatan öğretmenlerimizdir. Çocuklara ve gençlere sorgulamayı özgürce düşünmeyi, düşündüklerini ifade etmeyi, bilimsel gerçekliğin peşinden gitmeyi öğreten de öğretmenlerimizdir. Bu anlayış ile yetişen nesiller ülkenin gelişmesine katkı sunacak bireyler haline gelirler. Tam da bu nedenle bir toplumdaki gelişmişlik düzeyi, eğitime ve eğitimciye verilen önemle doğru orantılıdır.

Bugün ülkemizde öğretmenler yaptıkları mesleğin önemi ile bağdaşmayan koşullara mahkum edilmiş durumdadır. Binlerce öğretmen adayı atanmayı beklemektedir. Öğretmenlere 3600 ek gösterge konusunda verilen sözler yerine getirilmemiştir. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olarak ayrıştırılan öğretmenler 21’inci yüzyılda güvencesiz ve düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. Her atanan Milli Eğitim Bakanı ile eğitim politikalarının değiştiği, günü birlik kararlarla müfredatın belirlendiği bir eğitim sistemi içinde başarıdan bahsetmek mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle öğretmenlerin ekonomik ve sosyal hakları konusunda hızlı bir şekilde iyileştirme yapılmalı, 3600 ek gösterge hakkı öğretmenlere derhal verilmelidir. Öğretmenleri ayrıştıran sözleşmeli, ücretli öğretmenlik kaldırılmalı, bütün öğretmenler kadrolu olarak çalışmalıdır. Genç öğretmen adaylarının önündeki engeller kaldırılmalı, atama sorunu en kısa sürede çözülmelidir.

Hepimizin üzerinde emeği olan öğretmenlerimize şükran ve vefa borcumuz olduğu asla unutulmamalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, çocuklarımızı ve gençlerimizi aydınlık geleceğe hazırlayan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum. Başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yitirdiğimiz tüm öğretmenlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.