ÇÖLYAK İLE MÜCADELE GÜNÜ
Yaşam boyu süren ve bir çeşit kalıtımsal alerjik sindirim sistemi hastalığı olarak da tanımlanabilen Çölyak hastalığına yönelik toplumsal bilinç oluşturulması amacıyla her yıl 9 Mayıs, ‘‘Dünya Çölyak ile Mücadele Günü’’ olarak kutlanıyor.
Yaşam boyu süren ve bir çeşit kalıtımsal alerjik sindirim sistemi hastalığı olarak da tanımlanabilen Çölyak hastalığına yönelik toplumsal bilinç oluşturulması amacıyla her yıl 9 Mayıs, ‘‘Dünya Çölyak ile Mücadele Günü’’ olarak kutlanıyor. Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Sağlıklı Yaşam Yöneticisi Diyetisyen Sibel Mumcu, Çölyak hastalığının detaylarının ve nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin topluma anlatılmasıyla bu konuda bilinç oluşturulabileceğini söyledi. Mumcu, hastalıkla mücadele için yapılması gerekenlerle ilgili bilgiler verdi.
Günümüzde insanlarda genetik unsurlara bağlı olarak gelişen Çölyak, ince bağırsakların glüten proteinine karşı gösterdiği ve ömür boyu süren bir çeşit alerjik sindirim sistemi hastalığıdır. Çölyak, tanı öncesi hastalık gibi algılanırken, sonrasında hastalıktan çıkarak bir yaşam biçimi haline gelir. Çölyak hastalığı hakkında bilgiler veren Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Sağlıklı Yaşam Yöneticisi Diyetisyen Sibel Mumcu, Çölyak hastalarına uygulanması gereken en önemli tedavi yönteminin glüten içermeyen besinlerle beslenmek olduğunu söyledi. Glüten içermeyen ürün çeşitliliğinin her geçen gün arttığını belirten Mumcu, “Ürün çeşitliliği artsa da hastaların bunlara ulaşması her zaman kolay olmuyor. Metropollerde olan ürün çeşitliliğinin küçük yerlerde olmaması ve ürünlerin pahalı olması zaman zaman çeşitlilik isteyen hastaların zorlanmasına neden olabiliyor'' dedi.
Çölyak hastalarının glüten içeren besinleri öğünlerinden çıkarması gerektiğini söyleyen Sibel Mumcu, “Çölyak hastaları için tek tedavi seçeneği bu. Önemli olan bu diyetin ömür boyu sürdürülmesi. Tüketilecek tüm besinlerin diyete uygun olması ve atın alma sırasında etiketlerin incelenmesi de önem taşıyor. Gıda mevzuatımız, glüten içermeyen ürünlerin üretimi ve etiketlenmesi için gerekli tüm düzenlemeleri içeriyor” diye konuştu. Mumcu ayrıca, gıda etiketlerinin dikkatli incelenmesi gerektiğini, glüten içeren ve etiketinde proses gereği glüten bulaşma riski bulunduğu belirtilen gıdaların tüketilmemesi gerektiğini söyledi.
Mumcu, glüten içermeyen güvenilir yiyeceklere şu örnekleri verdi;
Mercimek, mısır, pirinç, soya, patates, kestane, nohut gibi tahıl ve bakliyatların unları ve bunlardan yapılan ürünler glüten içermediği için tüketilebilir.
Yumurta, reçel, bal ve meyve sirkesi, domates ve tuz içeren salça.
Balık, balık konserveleri (una batırılmamış, baharatlanmamış, taze veya dondurulmuş balık). Kendi suyu ya da yağında balık konserveleri, midye, karides, yengeç vb. (una batırılmamış, daha önce unlu gıdalar kızartılmış yağda kızartılmamış)
Tüm işlenmemiş, kabuklu kuruyemiş türleri, yer fıstığı, ay çekirdeği, kabak çekirdeği, badem (paketlenenler ve işlenmiş ola tuzlanan kuruyemişlerin glüten içerme riski yüksektir)
Kümes hayvanları etleri, sığır, dana, kuzu etleri. (una batırılmamış ve baharatlanmamış olmalıdır)
Tüm sebze ve meyve çeşitleri.
Bakliyatların tüm çeşitleri. Kuru fasulye, mercimek, nohut, kırmızı ve yeşil mercimek, barbunya, soya fasulyesi, börülce gibi.
Tüm katı ve sıvı yağ çeşitleri, tüm şeker çeşitleri. (toz şeker, pudra şekeri, kahverengi şeker)
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.