DÜNYANIN 16. BÜYÜK SULAK ALANI VE AKGÖL
12 bin yıldır Mezopotamya’dan batıya doğru akan bir nehir konumundaki medeniyet hareketinin önemli bir geçiş noktasında bulunan kent, tarih (Tuvana,Asurlular, Persler Makedonlar, Roma,Bizans, Selçuklu, Osmanlı) medeniyetleri boyunca insan varlığının ve hareketliliğin yoğun olarak da bulunduğu ve ticari geçişlerin çokça yapıldığı bir güzergâhtadır.
1935 yılları 1. Kalkınma planında yer alan3 beyaz olarak ifade edilen,Bez, un, şeker üretim idealini gerçekleştirmiş ve bölgesinde bugünün fakültesi sayılabilecek Köy Enstitüsü,Tarım,Hayvancılık ıslah tesisleri (Merinos çiftliği ve fidanlık üretim merkezi ) ile elektrik olmayan dönemde çok sayıda su değirmeni ile o gün için önemli miktarda olan un üretimi gerçekleştirilmiş bulunan şehir iklim ve coğrafi şartlar yanısıra İvriz ve Deli Mahmutlu ırmakları tarih boyunca olduğu gibi ve bugünde tarım yönüyle önemi korumakta.
Ereğli ve civardaki çok sayıda ırmağın beslediği bataklık ve sazlık alanlarının geniş ovaya yayılması sonucu bugün sınırları Hasan Dağı,Melendiz Dağı, Karapınar Karacadağ’dan Hotamış Ovası dahilKaradağı da içine alacak çok geniş bir düzlükte büyük bir hinterlantta oluşmuştur. İskan ve bayındırlık acısından antik çağlardan beri bataklık ve sazlık bölgenin sivrisinek ve sıtma probleminin merkezi olduğundan dolayı yerleşime olumsuz etkisi de olmuştur. Bölgede antik çağ yerleşkelerinin bu problemin çözümü için yığma tepeler üzerinde çok sayıda yerleşke yaptıklarını biliyoruz, bunlardan biri de Ulu Camii merkez olmak üzere yarıçapı 1 km olan eski şehir yerleşkesidir, Bunlardan başka bölgede 5-6 höyük denen yığma arkeolojik alanda mevcuttur.
Kentte nüfus ve yerleşimle ilgili olarak gelinen noktada Türkiyede 1940 dan sonra başlayan köyden kente göçün ve geleneksel toplumdan modern topluma geçiş cabalarının bir örneğidir Ereğli .1950lerde kentin toplam nüfusu içerisinde dış mahalleler olarak adlandırdığımız köyler ve kasabalarda oturanlar % 70 oranında iken 2015 lerde bu oran %30 un altına düştü. Kent merkezine ,kentin planlı gelişmesini bozacak hızlı bir nüfus akımı oluştu sonuçta doğal çevre, sosyal çevre ,ekonomik çevre yönleriyle kentin geriye gidişine sebep oldu. Şehir beton hızlıca beton yığınına dönüştü ,1960-90 yılları arası il standartlarında bulunan ve Türkiye de herkesin bu kentte yaşamayı hayal ettiği ,özendiği bir yerleşim merkezi iken bugün bu kent standartları bir hayli düşmüş ,kent merkezine yığılmış aşırı nüfusla birlikte oluşan trafik ,otopark ,yeşil alan azlığı,havakirliliği,altyapı hizmetlerinde noksanlıklar gibi birçok problemin içinde bugün maalesef boğulmuştur.
Anadolu’da sönmüş volkan özelliği taşıyan 9 dağdan 5’ini Hasan Dağı,Melendiz Dağı, Karacadağ, Erciyes, Karadağ bulutlu olmayan bir günde çıplak gözle görebilme sansınız olan bir coğrafi özelliğe sahip olan Ereğlierozyon ve çölleşmenin ve hızlandığı ekolojinin bozulduğu ,bugün artan kuraklık belirtileri gösteren ve obruk oluşumları ile yeraltı sularının çekilmesi sürecini de hâlihazırda yaşamakta ise bunun sebeplerinden birisi de Akgöl’deki büyük tahribat olsa gerektir. Dünyanın en önemli 16’ncı sulak alanı olma özelliği taşıyan İç Anadolu’nun en büyük florası yanlış su politikaları nedeniyle geri dönülemez bir noktada.
Sulak alanlar tanımı, işlev ve değerleri bakımından ülkemiz de pek bilinmemektedir. "Doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan bütün sular, bataklıklar, sulak çayırlar, sazlıklar ve turbiyerler" sulak alandır.
Konya Ereğli’mizin sahip olduğu Ereğli Sazlıkları ve Akgöl bu nitelikte tam bir sulak alandır. Göl 1995 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile kuş cenneti ve SİT alanı edilmiştir. Saha; 6787 Ha. Büyüklüğündedir.1980 ve 90 arası köylerin hızlıca sulu tarıma geçmeleri sağ sahil ve sol sahil sulama birliklerinin oluşturulmasıyla birlikte göle giden su miktarı anormal düşmüştür ve sulak alan ve göl büyüklüğü 40 da 1 mesabesine inmiştir. Akgöl ve çevresi alüvyal bir sahadır. Akgöl, çevresindeki alüvyal ovadan bir kaç metrelik seki eşikleri ile ayrılır. Akgöl, bugün geniş açık aynalardan sazlık kamışlık alanlardan, irili ufaklı çok sayıdaki kum ve çamur adalarından oluşmaktadır. Ormitolojik açıdan son derece zengin olan Ereğli Sazlıklarından şimdiye kadar 200'den fazla kuş türü gözlenmektedir. Bilindiği üzere Kuzeyden Güneye dört önemli kuş göç yolundan ikisi Türkiye üzerinden geçmektedir. Bu yönüyle ülkemiz sulak alanları diğer ülkelerin sulak alanlarından daha önemli bir konumdadır.
Ülkemizde 1 milyon 300 bin hektar sulak alan habitat kurutma, ıslah, sulama, sıtma ile mücadele ve baraj gibi proje uygulamaları ile 1960-2010 yılları arası yeni zirai alanlar oluşturmak adına tahrip edilmiştir. Bugüne kadar yapılan kurutmalar neticesinde elde edilen arazilerden istenilen sonuç alınamamış, tuzlanma ve rüzgâr erozyonu gibi nedenlerle toprak hızla verimsizleşmiştir. havzalarda su rejiminin bozulmasının yanı sıra, iklim değişikliklere de neden olmuş, bir çok canlı türünün neslinin tehlikeye düşmesi, hatta neslinin yok olması gibi ileride telafisi mümkün olmayacak şekilde ekolojik denge ve sistemin bozulması sonucunu getirmiştir. Bölgemizde ısrarla iklimine uygun olmayan ve aşırı su tüketen tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi, bu bitkilerin su ihtiyacının karşılanması için sondaj kuyularıyla yer altı sularının aşırı miktarlarda çekilmesi ve gölleri besleyen akarsularda plansız ve çok sayıda baraj ve gölet yapılması bölgede obrukların oluşmasının sebeplerindendir. Akgöl ve civarındaki sulak alanda su seviyesinin düşmesi problemine eklenen su kirliliği kuşların beslenme olanaklarını ciddi olarak kısıtlamaktadır. Ayrıca su seviyesinin azalması, üreme döneminde kuşların yuva yaptıkları adacıklara avcılar ve yırtıcı memelilerin ulaşımına olanak sağladığından üreme döneminde kuşlar için önemli bir risk oluşturmaktadır. Tarımdan dönen sular, Ereğli ilçesinin atık suyu, tekstil ve meyve suyu fabrikalarıyla, çok sayıda kombina ve mandıranın atıkları, tahliye kanalları yoluyla yetersiz arıtmayla bugün sulak alana verilmektedir. Yerel ve yabancı avcılar tarafından kontrolsüzce avcılık yapılmaktadır. Alanda aşırı otlatma, kontrolsüz saz kesimi gibi baskılar alanın elden gitmesini hızlandırıcı faktörlerdir bütün problemlere rağmen Ereğli sazlıklarında hala 100’ün üzerinde kuş türü barınmaktadır.
Örneğin dünya çapında nesli tehlikede olan Küçük kerkenez alanın önemli kuş alanı statüsünü korumasını sağlayan türlerden biridir. Yine Mahmuzlu kız kuşu,Sarıbaşlıkuyruksallayan, bataklıkkırlangıcı, Gülensumru,Uzunbacak,Kız kuşu,Angıt,Macar ördeği, Suna,Döğüşkenkuş, Van Gölü martısı,Gümüş martı, Erguvanibalıkçıl, Gribalıkçıl, Flamingo türleri alanda mevcut türlerdir.Özellikle kış aylarında göller oluşmakta bu sayede alan birçok kış göçmeni kuşa ev sahipliği yapmaktadır.
Akgöl Sazlığı ve çevresi, son yıllarda oluşan ve hızı saatte 100 kilometreye ulaşan kum fırtınaları ile boğuşur hale gelmiştir, 150 bine yaklaşan nüfusu etkileyen tarımı bugün pek çok doğal riskler tehdit eder haldedir. Rüzgâr erozyonu yüzünden bitki köklerinin yüzeye çıktığı, 40 yıl önceki Karapınar’ı andıran bölgede ayrıca, mikro klima bozulduğu için elma ve beyaz kirazda meyvede sık sık don ile yazları oluşan aşırı sıcaklar sebze üretiminde önemli kayıplara sebep olmakta.
Alanın kuş varlığının eski haline dönmesi mümkün değilse bile üreme ve kışlama dönemlerinde önemli sayıda kuş türüne ev sahipliği yapabilmesi için bölgenin su rejiminin bölgedeki sulama birliklerince yeniden planlanması ki şuan inşaatı devam eden ve bölgede tarımın yapısını ve fonksiyonelliğine önemli ölçüde değiştirecek olan kapalı sistem sulama sistemi faaliyete gecene kadar yeniden düzenlemelerle barajda biriken sudan Akgöl’ebugün can suyu denen daha fazla miktar suyun bırakılması elzemdir. Tarımda kullanılan salma sulama yönteminin damlama veya yağmurlama ile değiştirilmesi epey ilerlemiştir. bölgede yasak avcılığın engellenmesi, saz kesiminin düzenli kurallar altında periyodik olarak yapılması, sazlık alanın kuruması sonucu oluşan bitkisel torfun yakacak olarak kullanımının bitki toprağı olarak satılmak üzere bölge dışına çıkarılmasının engellenmesi ve şehirden gelen atık suların sazlıklara verilmeden önce arıtılmasının sağlanması ve erozyonla mücadele yapılması gerekli ve önemli ihtiyaçlardan.
2011 yılından itibaren, uzun yıllardır faaliyette olan Ereğli Akgöl derneğinin ciddi gayretleri ile birkaç proje yapılmış ve daha sonra, global ölçekli olmasa bile bakanlığın ilgili birimlerinin kısmi sonuç getirici çalışmaları sonucu Akgöl’ün göl merkezi noktalarına yakın birkaç bölgede gölü besleyen küçük kaynakların belli alanlara yönlendirilmesi ve bent çalışmaları yapılmıştır. Az da olsa göl alanı genişletilerek kısmi iyileşmeler sağlanmıştır. Bölgede yetişen Kamışların hammadde olarak ihracı yapılmakta olup yıllık üretim 1960’lı yıllarda 1.5 milyon bağ üretim iken günümüzde 200 bin bağ miktarına düşülmesi neticesi ile birlikte ürün miktarı ve gelir kaybı oluşmuştur. Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde ısı izolasyonu, hasır şapka,ney,oyuncak ve çeşitli hediyelik eşyaların yapımında kullanılmakta olan sazlık kamışların düşük bedellerle ihracı yerine işlenerek turistik materyal haline getirilmesi mümkün
Mustafa Özyıldız -ANKARA
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.