1. YAZARLAR

  2. Mustafa Özyıldız

  3. EREĞLİ'DE NEDEN HEP MİLLETVEKİLİ MAAŞLARI TARTIŞILIR?
Mustafa Özyıldız

Mustafa Özyıldız

Köşe Yazarı
Yazarın Tüm Yazıları >

EREĞLİ'DE NEDEN HEP MİLLETVEKİLİ MAAŞLARI TARTIŞILIR?

A+A-

Gençliğimden bu yana hatırlarım, bu kentte uzun yıllar boyu hep bir maaş

meselesi gündemde kalmıştır ,konuşulmuştur.

Milletvekili maaşları Neden devamlı tartışılır durur konu kamuoyunda ?

Şehirde, Mütahiti, sanayicisi, büyük ziraat işletmecileri gelirleri yanında

küçük sayılabilecek bu durum ,bu mali imkan neden abartılmaktadır?

Başka konuşulacak konu mu kalmamıştır, bilinmez.

kenti ilgilendirebilecek ciddi konular nedense yazılmaz çizilmez,konuşulmaz !

bütün kesimler söz birliği edercesine kentin geleceği ile alakalı ciddi

konulara yönelik neden hep kulağının üzerine yatmayı bir şekilde tercih ederler .

bu hususta bir misal mi istersiniz?

Dernekler ve Jeoloji mühendisleri ve diğer branş mühendisleri 25 yıl önce Akgöl ve

sulak alan havzasını koruyun, tarımda aşırı gübre kullanımından kaçının,

aşırı tarımsal ilaç kullanımında kaçının, eko sistemi bozmayın, iklim değişikliğinden

daha az etkilenin, Ereğli ve Karapınar’da aşırı su gereksinimi olan ürün ekmeyin,

pancar ekmeyin, obruklar oluşur çeşitli riskler meydana gelir derken de kimseler  umursamıyor idi.

Bugün, sonuçlar çok net ortadadır. 80lerde Tamek'in reçel reklâmları ile ünlenen Türkiye’nin en lezzetli meyve ve sebzelerinin yetiştiği kent merkezindeki bahçeler ve büyük miktardaki ağaçlık alan kurudu.

Son 20 yılda, Türkiye çapında haber olan, toz fırtınaları oluşmaya başladı, Ortalama yıllık yağış ak göle can suyu, kesilmeden önceki 23 yılda 315 mm iken sonraki 23 yılda 287 mm oldu (% 8,9 azaldı, bu azalma max. ve min.daha belirgin değerlerdedir.) yeşil alan kuruduğundan yağmur bulutları yağmura dönüşemeden Ereğli’yi terk etmektedir.

Kent merkezini çevreleyen mahallelerde yüz bini aşan büyükbaş hayvan üretimine ulaşan şehir, ciddi miktarda azot üretimi artışına maruz kalmış ,şehrin turizme yönelebilme imkanı kalmamış, çevre ve insan sağlığı acısından bu sebeble belli riskler oluşmuştur

Karapınar civarında 30 obruk meydana gelmiş . Ereğli'yi ve Karapınarı bekleyen tehlike, şimdi tahminen 925 m (cansuyu kesilmeden önce tahminen 975m) olan yer altı su seviyesinin, Tuz gölü seviyesinin (905 m) altına düşmesi halinde bu iki ilçe köylerinde ilelebet tarım yapılamaması ihtimalidir.

bölgede bunlar ve vb. konularla alakalı ne yazık ki oldukça çeşitlilik arz eden bir takım fevkalade büyük

risklerle sıkıntılarla yüz yüzeyiz.

Cehalet,ihtiras ve rant kurbanı olan bu tabiat harikası coğrafya ,bu kadim kent maalesef sessizce çöl olmaya doğru sürüklenen bir kaderi yaşamaktadır.

Yeri gelmiş iken bir olayı anlatayım

Yıl 2001 ,Ereğlideyim, şimdi rahmetli olan Eski Belediye Başkanlarından Rıza Denizoğlu bey

ile karşılaştık ,Hal hatır,hoş sohbetten sonra, ben ısrarla Ereğli ve problemleri ile alakalı

konulardan konuşmak istedim bazı konularda görüşlerini almak istedim o ise bana ,

Ereğli’deki arazilerini mütahhite vereceğini ve Ereğli ile ilgili konularda problemler ve

çözümlerle alakalı ümitsiz olduğunu ,ilgilenmediğini hissettirdi. Bu durumdan müteessir oldum

ama dışarıdaki Ereğli’ leri de küstürdüğümüz ,ümitsizlendirdiğimizde bir gerçek olarak ortada değil mi?

Bir elin parmaklarını geçmeyen istisnalar,gönüllü çalışmalar hariç dışarıdaki

Ereğliler ya Ereğli’den kendilerinin

ilk ayrılışlarındaki kırıklıklar,kötü anılar, ile bıraktıkları,1960-70-80 yıllardaki şehri

bulamamaları yada uzun yıllar bu kentin dışında olmalarının etkisiyle yılda bir kez gelip

mezuniyet ,sıkma günü proğramları dışında şehrin meselelerine el atma cesareti yada

isteği göstermemektedirler, neden?

Şehir zamanında ,tekstil kenti olma yolunda gayret içinde olan Denizli’ye Gaziantep’e

bilgi ve insan güçü sermayesi ile nasıl destek olmuş ise bugün bu yardım şekli ters

yönlü olmak durumundadır.

Kent stratejik planlamasını , master planlamasını yaparak sorunları zaman içinde aşabilir,

Şehir efsanesi haline gelmiş’’ Bu Şehrin sahibi yok ‘’edebiyatını bir an önce bitirip,

Kolları sıvamalı ,

fazla politize olmadan,

fazla mikro milliyetçiliğe yönelmeden,

kentin, ben neyim?

Ben ,ne yapmak istiyorum?

Kent olarak hedeflerime ne ile nasıl ulaşabilirim?

Sorularını stratejik planlama mantığı içinde sorarak

hızlıca ,karar verici makamda olanlara ileterek yol haritası, master planı acilen çıkarılmalı ,hızlıca seminerler ,arama konferansları ,üniversite katılımlı sempozyumlar organize edilebilmelidir.

Son 30 yıldır şehrin siyasetine yön vermek isteyen yerel seçim ve genel seçimler öncesi

ekranlarda görünenler, adaylık gayreti içinde olanlar , her dönem ismi sıkça geçen aday adayları ,Ereğli siyasetinde 30 yıldır bütün partilerden ön plana çıkan ağır abiler, geleceğin siyasetçi namzetleri, genç aday adayları,

Neredesiniz?

Kentin tarım ve hayvancılık dışında odaklanabileceği ilgi alanları olarak sayabileceğimiz

ciddi sayılara ulaşan okumuş kesimin kentte ayrılması yani bir nevi beyin göçü,

issizlik ,sosyal ,kültürel, çevresel, ekonomik, problemler yığınla birikmiş olarak

önümüzde durmakta .son 30 yıldır ,Doğal Cevre ,sosyal Cevre, kültürel Cevre yönleriyle

kentte geriye gidiş maalesef hızlanmış durumda

Eğitimimim ve çalışma hayatında Konya’da ,Ankara’da ve İstanbul’da bulunduğum

dönemlerde Ereğlili sayısız hemsehrilerimizle yaptığımız farklı zaman aralıklarında

siyaset üstü sayılabilecek nitelikteki yapılan istişarelerde ,temaslarda elde edilen

kanaati, bir cümlede, bir deyimle ifade edelim.

Ereğli ancak kendi yağı ile kavrulabilecektir.

Gelelim milletvekili maaşları meselesine

Milletvekili maaşlarının yüksekliğini fazla gözde büyütmemek lazım, Neden mi?

Hemen her gün milletvekilinin heyetler halinde misafirleri gelir, onları yemeğe götürmek zorundadır. elini cebine atar,…

Hemen her gün milletvekilinin hastası, hasta yakını gelir. Hastaları hastaneye götürür, refakatçilerine, yakınlarına kalacak yer bulur. elini cebine atmak durumundadır…

Seçim bölgesinde sık sık düğünler, sünnet törenleri olur. Küçük de olsa bir altın takmak icap eder. Niğdeden bir örnek vereyim bir dönemde bir milletvekili 2 bin çeyrek altın takmıştır cebine atmak durumundadır…

Açılışlar, hemşeri dernekleri yemekleri ve bu çerçevede gerçekleştirilen toplantılar yapılır. Milletvekili de bu toplantılara katılır genellikle. Ve milletvekili harcama yapmak durumundadır…

Yerel basına yılda en az birkaç kez paralı ilan vermek zorundadır. Ve elini cebine atmak durumundadır…

Seçim bölgesine arayı fazla uzatmadan periyodik ziyaretler yapmak zorundadır. Bu da büyük masraf. Ve elini cebine atmak durumundadır…

“Yolda kaldım, param bitti, borçlarım var…” diye gelen çok sayıda seçmen vardır. ve elini cebine atmak durumundadır…

Hayat standartları normal vatandaştan biraz daha yüksektir, milletvekilinin. Mesela her arabaya binemez, giyimine kuşamına dikkat etmesi lazım. Ve elini cebine atmak durumundadır…

Dikkaten hep kaçar;

neden başka bir bürokratik kurumun maaşı, ayrıcalıkları milletvekilleri kadar konuşulmaz?

Paşaların, generallerin imkânlarıyla milletvekillerinin imkânları neden kıyaslanmaz?

emekli Genelkurmay başkanları ile eski başbakanların mali imkânlarına da bi bakabilsek !

TBMM’deki yemeklerin ne kadar ucuz olduğu hep anlatılır.

Orduevlerinde yemekler ve öteki hizmetler TBMM’den çok çok daha ucuz

Biraz araştırmak ve kıyas etmek gerekmez mi?

Günün sözü

‘’Milletler, topla ,tüfekle, zırh ile, ordularla, tayyarelerle yıkılmıyor, yıkılmaz, milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek herkes kendi başının derdine ,kendi havasına, kendi menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır’’

Mehmet Akif Ersoy, Ekim 1920

‘Kastamonu konuşmasından ‘

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.