Geçen hafta Ereğli’mizde, Cumartesi günü de Konya’mızda defnettiğimiz şehitlerimiz Tuğrul Köseoğlu’nun, Resul Coşkun’un ve Muharrem Öksüz’ün aziz hatıralarını anarak sözlerime başlamak istiyorum. Dünkü hain saldırılarda şehadete erişen 3 aziz polis memurumuz için de Allah’tan c.c. rahmet diliyorum.

Birkaç gündür Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'ya giren katil devlet İsrail'in bu zulmü durdurmasını, Birleşmiş Milletlerin bu temel insan hakları ihlallerine tepki göstermesini bekliyoruz.

• AK Kongrelerin geleneği “kardeşlik”tir

12 Eylül’de AK Parti 5.Olağan Büyük Kongresini bütün ülke mozağimizin katılımıyla gerçekleştirdik. Kongremizde 1353 geçerli oyun tamamı ile seçilen Sayın Genel Başkanımız ve Konya Milletvekilimiz Ahmet Davutoğlu’nun liderliğinin, ülkemize hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan c.c. niyaz ediyorum.

AK Kongrelerin geleneğinin ayrılmaz bir parçası olan “kardeşlik” değerini tekraren vurgulayan 5.Olağan Kongremizin coşkulu katılımı, hareketimizin “iri” ve “diri” olduğunu dosta ve düşmana göstermiştir. Tüm Türkiye’den coşkulu ve tek yürek bir yoğun katılımın olması ise bu ülkeyi “parçalarız” zannedenleri büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştır.

Bu kongre diğer siyasi partilere bakıldığında AK Parti’nin kongre huzuruna ve asaletine tüm dünya kamuoyunun şahit olması da bu kongrenin büyük mesajlarının geren yerlere gitmesini sağlamıştır. Hem terörün hem de medya manipülasyonunun kardeşliğimizi bozmak için “cüce” kaldığı tekraren ispatlanmıştır.

AK Parti’nin gücü ilk günkü aşkını muhafazasından gelir ve bu davanın eskittiği tek şey takvim yapraklarıdır. Bu kongreyle tekrar büyükçe bir “Bismillah” dedik. Yeni Türkiye yolundaki ilerlememizde büyük bir motivasyon sağladık.

• Koalisyon sürecinde muhalefetin siyasi sorumsuzluğu sebebiyle ülke erken seçime gitmektedir.

Koalisyon Sürecinde Ak Partimizin olanca iyiniyetli çabasına rağmen muhalefet hem yekpare bir tavır sergileyememiştir. Görüşmeleri akamete uğratacak her türlü fiil ve söylemden uzak durmamıza rağmen hükümet kurma çalışmalarında dahi erken seçim propagandası ile siyasi sorumsuzluk içerisine girmişlerdir.

Chp ülkemizin 14 yıllık kazanımlarına kulak tıkayarak hakaret edercesine bir "restorasyon hükümeti" önermiştir. MHP ise bir siyasi parti olmanın gereklerini idrak edememiş bir görüntü vermiş, toptan redci ve sorumluluktan kaçan bir tavır sergilemiştir. Görüşmeler hakkında ise gerçeği yansıtmayan Açıklamaları da zaten sürece yani ülke menfaatlerine hiçbir sadakatleri olmadığını ortaya koymaktadır.

• Bölücü terörle ağız birliği yapmış bir muhalefet, meşru siyaset zemininde kabul edilemez.

Bildiğiniz üzere Türkiye; hem tarihi hem coğrafyası hem de yeryüzündeki iddiası gereğince sürekli “birlik” içerisinde olmalıdır. Bu birliği sağlamak adına çokça siyasi aktör eskiten meselelere hiç tereddüt etmeden başımızı koyduk. Davanın erleri olarak gerekli kararı gereken saniyede alacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Bu ülkenin kardeşliğini, kendi varlıklarına tehdit gören, terör oldukça var olabilen hatta teröre sırtını yasladığını açıklamaktan çekinmeyen aktörlerle karşı karşıyayız.

Bölücü terörün gazeteleri ile hiçbir farkı kalmayan Doğan-Okyanus medyasının kelimeleri dahi değiştirmeden aynı haberleri yaptığına şahit olduk.

En acısı ise muhalefet yaptığını zanneden partilerinin, kalemizin kapısını düşmana içeriden açarcasına terörle aynı ağızdan konuşması, ülkemizi menfaatleri uğrana ne kadar kolay şekilde ateşe atabildiklerini göstermiştir.

• Terörü motive edercesine şehitlerimizin ardından siyasi hesap yapanlar, hesabını milletimize verecektir!

Bölücü terör örgütü PKK yandaşlarının askerimizin mücadele azmini kırmak adına yayın organlarından yaptığı propagandaları hiç çekinmeden meclis kürsülerine, medyaya ve partilerinin internet sitelerine taşıyanlar, meşru siyasette kabul edilemez.

Terör olaylarını başlatan 11 Temmuz ve 15 Temmuz açıklamaları ile açık şekilde bölücü terör örgütü iken, savaşı Türkiye başlattı diye dünyaya servis edilmesi, aslında Türkiye’nin kaderiyle partimizin kaderinin aynı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Zira PKK savaşı “Türkiye başlattı” diyorken, muhalefet sözcüleri “Ak Parti başlattı” demektedirler. Yani aslında genel başkanımızın da kongrede ifade ettiği gibi “AK Parti Türkiye’dir!” şiarının varlığını tüm muhalefet kabul etmiştir.

Teröre karşı dahi ülkemizin yanında durmaktan aciz olan bu siyasi aktörlere en güzel cevap 1 Kasım 2015 gecesinde seçim sonuçlarıyla verilecektir.

Sayın Başbakanımızın da kongrede dediği gibi: Hiçbir siyasi parti, şehitlerimizin canından kıymetli değildir. Bugün muhalefet bir karar vermek zorundadır; ya milletimizin yanında ya da terörün ve kaosun yanında olmayı seçeceklerdir dedi.