Türkiye’nin çağı yakalayabilmesi, huzur ve refaha kavuşabilmesi, her alanda ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirebilmesiyle mümkündür. Bunun yolu da şüphesiz ki eğitimden geçmektedir.

Çocuklarımızı ve gençlerimizi, çağımızın gereklerine ve ihtiyaçlarına cevap verebilen, milli ve manevi değerleri benimseyip özümsemiş, demokratik kültürü kavramış insanlar olarak yetiştirmek hepimiz için onurlu bir sorumluluktur.

Toplumumuzda, milli bir duruş kaygısı taşımayan insanların çoğalması ile milletimizin birliğini ve geleceğini tehdit eden yabancılaşma, kimliksizleşme, milli kültürün aşınması, bilgi toplumundan uzaklaşma en önemli sorun olarak Türkiye’nin karşısındadır. Bu nedenle bir toplum mimarlığı üstlenen öğretmenlerimize olan ihtiyaç bugün dünden daha fazladır.

Öğretmenlerimizin, şartlar ne kadar ağır olursa olsun her ana babanın kendi evlatlarına göstereceği sabır, tahammül ve sorumluluğu, onlara emanet edilmiş genç kuşaklara da ayrı ayrı göstereceklerinden milletçe eminiz. Büyük Türk milletinin saygın öğretmenlerinin bunları yapacağından asla kuşkumuz yoktur.

Bu düşüncelerle, başta büyük Türk milletinin başöğretmeni Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'e, bizim bugünlere gelmemizde katkısı olan Öğretmenlerime, Türk milletinin mutluluğu ile Türk devletinin yükselmesi ülküsü ile mücadele etmiş, ilk Öğretmen Ülkü şehidimiz Dursun Önkuzu’dan son Ülkü şehidi Öğretmenimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu olmak üzere, bizleri aydınlatan ve geçtiğimiz yıllarda bölücü teröre maruz kalarak hunharca şehit edilen kahraman öğretmenlerimizi rahmet, şükran ve minnet duygularımla anıyorum.