TÜRKİYE’DE İŞSİZLİĞİN NEDENLERİ
İşsizlik gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin ortak sorunudur. İşsizliğin yüksek olduğu ülkelerde,insanlar korkuya kapılmakta, toplumların...
İşsizlik gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin ortak sorunudur. İşsizliğin yüksek olduğu ülkelerde,insanlar korkuya kapılmakta, toplumların huzuru bozulmakta,toplumlar bunalıma sürüklenmekte ve işsizlikle beraber suç işleme oranlarında artış görülmektedir.
İşsizlik artışı aynı zamanda sosyal güvenlikte de açık oluşturmaktadır.Türkiye’de toplanan sosyal güvenlik primleri, sağlık ödemelerinin yapılmasını ve emekli aylıkların karşılanmasını sağlamaktadır.İşsizlik artışıyla prim gelirlerindeki azalma sağlık ödemelerinin yapılmasını ve emekli aylıkların karşılanmasını zorlaştırmaktadır.Türkiye’de prim gelirlerinin,giderleri karşılama oranı 2000 yılında %70 iken,krizin yoğun hissedildiği 2009 yılında %53’lere kadar inmiştir.
Günümüzde ülke ekonomileri finansal büyüme rakamlarına odaklanmışlardır.2008 küresel kriz göstermiştir ki ekonomiler büyüse de işsizlik kolay kolay düşmeyecektir. Oysa bir ekonominin sağlıklı büyümesi için, enflasyonun düşük tutularak,üretim ve istihdam artışının sağlanması gerekmektedir.
Türkiye’de işsizlik rakamlarına bakıldığında,1990 yıllarında %7 olan oran, 2001 krizinden önce ise %6 civarında seyretmiştir. 2001 krizinde ise %10 a çıkmış ve 2008 küresel krizine kadar bu seviyelerde kalmıştır.TÜİK rakamlarına göre, küresel krizin etkisiyle 2009 yılında işsizlik oranı %14,0’de ulaşmıştır.2009 yılında tarım dışı alanındaki işsizlik %17,4, genç nüfusta işsizlik ise %25.’3 dir.Türkiye’de 3,6 milyon işsiz bulunmaktadır. Bu rakama iş arama umudunu kaybedenler dahil değildir. İş arama umudunu kaybedenler dahil edildiğinde, Türkiye’nin şu anda en önemli probleminin işsizlik olduğu görülür.Türkiye’de İşsizliğin bir çok nedeni bulunmaktadır.Sorulması gereken soru, Türkiye’de işsizliğin yapısal olup olmadığıdır.
Ülkelerde işsizlik temelde ya yüksek faiz nedeniyle yada 2008 global krizinde görüldüğü gibi talep daralması nedeniyle artış göstermiştir.Türkiye geçmişte yüksek enflasyon ve bunun sonucunda artan yüksek faizle uğraşmak zorunda kalmıştır.Yüksek faiz Türkiye’de işsizliği arttırmıştır.2008 krizinde ve sonrasında ise işsizlik artışı talep daralmasıyla kendini göstermiştir.
Türkiye 2002-2007 döneminde yabancı sermayenin ülkeye getirdiği sıcak paranın etkisiyle ekonomik büyüme sağlamıştır. Dışardan gelen para, mal fiyatlarının ucuz kalmasını sağlayarak enflasyonu düşürmüş ve ülkeye giren fazla para krediye dönüştüğü için tüketim canlanmıştır.Bu dönemde iç üretim yerine ise,yurtdışından temel girdilerin daha ucuza sağlandığı ara malı ithalatı artmıştır. Temel girdileri üretmeyen sanayi, montaj sanayi haline dönüşmüş ve bu dönemdeki büyüme istihdam yaratmamıştır.
Küresel krizin yoğun bir şekilde hissedildiği 2009 yılında, sektörel olarak bakıldığında,Türkiye’de en fazla iş kaybı sanayi sektöründe görülmüştür. Türkiye’de 2008 küresel krizinden dolayı sanayi üretiminde gözlenen yavaş toparlanma ve kapasite kullanım oranlarının düşük seyretmesi işsizlik oranının yüksek kalmasına neden olmuştur.
2008 küresel krizinde ve küresel krizin yoğun bir şekilde hissedildiği 2009 yılında iş kaybının en büyük nedeni iç talep daralmasıyla birlikte ihracatında gerilemesinden kaynaklanmıştır.
Talep daralması üretimi geriletmiş, yani satılmayan mal üretilmemiştir.TL’nin değerlenmesi ihracatı düşürdüğünden, işsizlik artmıştır.Değerli Türk Lirası daha fazla üretim ve işgücü kaybı anlamına gelmektedir. İşsizlik azalmadığı sürece ise talebin canlanması zor görünmektedir. Çünkü işsizlik,gelecek kaygısına kapılan halkın tüketim harcamalarını kısmasına yol açmıştır. Tüketim harcamalarını kısılması, sonuçta üretimi düşürerek işsizliği arttıracaktır. Bu bir kısır döngü olarak devam edecektir.
Büyüme için ihracat artışı şarttır.İhracat artışı için Türk lirasının değerinin düşürülerek rekabet gücünün arttırılması gerekmektedir.
Yine bu kriz döneminde işsizlik artışının bir nedeni de,verimlilik artışı sağlamak için yapılan işçi çıkarımlarıdır. Çünkü rekabeti arttırarak kazanç sağlamak isteyen işletmeler, üretim ve pazarlamada verimlerini arttırmak için çalışmışlardır.İstihdam yaratılması ikinci planda kalmıştır. Ayrıca ilerleyen teknoloji şirketleri daha verimli çalışmaya yönlendirmektedir.
Türkiye’de işsizliğin azalmamasının en önemli nedenlerinden biride, çalışma çağındaki nüfusun hızla artmasıdır.Hesaplamalara göre, çalışma hayatına her yıl ortalama 700 bin kişi katılmaktadır ve Türkiye’nin en az %5 büyümesiyle her yıl çalışma hayatına yeni katılan bu 700 bin kişiye iş bulunabilecektir.Bu mevcut işsizlik oranını muhafaza edecektir.İşsizlik oranının düşürülmesi ise, her yıl 150-200 bin kişiye yeni iş bulunabilmesiyle olacaktır.Bunun için Türkiye’nin en az %2 de ek olarak büyümesi gerekmektedir.Kısacası İşsizliğin azalması için Türkiye en az her yıl %7 büyümesi gerekmektedir.Büyümenin ise istihdamı arttırması gerekmektedir.İstihdam, artan iş gücü talebini karşılamalıdır.
Türkiye’nin büyümesi şu an için iç tasarruflarıyla mümkün görünmemektedir.Türkiye’de İç tasarruflar milli gelirin %15 oranındadır.Büyümek için yabancı sermayeye ihtiyaç duyulacaktır.Yabancı sermaye yatırım yerine sıcak parayla geldiğinde, bu işsizliği azaltmayacaktır.
OECD ülkeleri arasında istihdamın üzerinde en ağır vergi yükü Türkiye’dedir.Türkiye’de şirketlerin işgücü maliyetleri(gelir vergisi oranları gibi)çok yüksektir.İstihdamın firmalara olan işgücü maliyeti azaltılmalıdır. Sosyal güvenlik primleri en aza indirgenmelidir. Kıdem tazminatları şirketlerin istihdam yaratmada engel olarak görülmektedir.Bununla ilgili işsizlik fonu devreye sokulmalıdır.
Bu tür işgücü maliyetleri işsizliği ve kayıt dışılığı özendirmektedir.TÜİK verilerine göre,2009 yılında Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı yani kayıt dışı işçi çalıştırma oranı %43,8’dir.Bu büyük bir orandır.
İşgücü maliyetlerinin indirilmesi mali disiplin ve bütçe gelirlerinde olumsuz bir etki yaratacaktır.Ancak istihdam yaratıldığında vergi gelirleri tekrar artacak ve kayıt dışılık azalacaktır.
İşsizliğin bir nedeni de,işgücünün bilgi işlem teknolojisine ayak uyduramaması görülmektedir. Nitelikli işgücü ihtiyacının arttığı bir dönemde, iş gücünün gelişen teknolojiyi üretmesi gerekmektedir.Günümüzde şirketlerin teknolojik kullanımı artmaktadır. Şirketler nitelikli personel talep etmektedirler. Bu sebeple,günümüzde bilgisayar,yabancı dil gibi eğitimlerin verdirilmesinin yanında, ilerde iş gücünün gelişen teknolojiyi üretmesi için,küçük yaşlardan itibaren fen bilimleri eğitimine daha çok önem verilmelidir.
Yine Türkiye’de işsizliğin sebeplerinden biri mesleksizlik görülmektedir. İşsizlerin işgücüne katılması için girişimcilik,el becerisi, vb gibi eğitim programlarının, işsizlerin eğitim durumlarına göre, işsizlik sigorta fonundan verdirilmesi sağlanmalıdır. Kamunun istihdam açıkları ise,kalifiye eleman alınarak doldurulmalıdır.
Ereğli Ticaret Borsası
Genel Sekreteri
Tuncay Tunç
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.